kanser-olum-oranlari
Kanserden Ölüm Oranları Düşmeye Devam Ediyor
30 Ekim 2018
tansiyon
Tansiyon ve Böbrek Rahatsızlıkları
30 Ekim 2018

Dünya üzerinde ökaryotlardan tutun da mantarları ve hayvanları da dahil ederseniz 8.7 milyon farklı türde yaşayan organizma olduğu tahmin edilmekte. Bu türlerin 6.5 milyonunun karada, 2.2 milyonunun ise denizlerde yaşadığı ne sürülüyor. Bu kadar farklı tür arasında en tehlikelisi hangisi derseniz ilk akla gelen yanıt insandır. Ancak insanoğlunu da tehdit eden ufak bir canlı var ki birçok hastalığın taşıyıcısı olduğu için toplu ölümlere veya hastalıklara yol açabiliyor. Bu canlı türü son yarattığı salgın ile yine kendinden söz ettirmeye başladı: Sivrisinek

Sivrisineklerin neden olduğu salgınlar yüzyıllardır var. En iyi bilinen örnek sıtma yani malaria. Malaria İÖ 2700’de Çin’de ve İÖ 1700’lü yıllarda Sümer uygarlığında tanımlanmış bir hastalık. Hastalıktan sorumlu olan parazit plasmodium, dişi Anofel’ler tarafından insana bulaştırılıyor. Hastalığın ismi 1770’de mektuplarında bu hastalıktan bahsederken “mal-aria” yani kötü hava olarak tanımlayan Horace Walpole’a atfediliyor. Bunun nedeni ise o dönemde hastalığın dere ve ırmaklardan gelen kötü havaya bağlanmış olması. Sivrisineklerin neden oldukları hastalıkların listesi oldukça uzun. Her yıl bir milyondan fazla kişinin sivrisineklerin neden olduğu hastalıklar nedeni ile kaybedildikleri öngörülüyor. Özellikle son 20 yılda sivrisineklerin neden olduğu hastalıklar artışta gibi görünüyor. Bu artışın birden fazla nedeni var ama en çok telaffuz edilenler iklim değişikliği sonucunda dünyada ısının artması ve sıcağı seven sineklerin yayılabilecek daha geniş alan bulmaları, seyahatin artması ve hastalıkların bu şekilde insanlar aracılığı ile kıtalar arası yolculuğu ve düzensiz şehirleşme ile şehir nüfuslarının patlaması sayılmakta. Son altı ay içinde bu ufak ama ölümcül tetikçiler ile ilişkilendirilmiş olan ve adından çok sık bahsettiren virüs ile Zika virüsü.

Zika virüsü ile ilgili bilgiler aslında 1952’den bu yana var. İlk salgını 2007’de Pasifik’te Yap adasında yapmıştı. Bir anda popüler alana taşınmasının nedeni ise Brezilya’da mikrosefali oranlarının birden artması. Brezilya’da doğumların % 0.07’sinde mikrosefali görülürken, salgından sonra bu oran %1-2’lere yükseldi. Virüs ve mikrosefali arasındaki ilişki tam olarak gösterilememiş olmakla birlikte Dünya Sağlık Örgütü, ilişkili olabileceği göz önüne alınarak yaklaşılması gerektiğini ifade ediyor ve bu salgın toplum sağlığı açısından acil durum olarak tanımlıyor. Zika enfeksiyonunun halen bir tedavisi veya aşısı yok maalesef. Ama kendisine benzeyen Dengue ateşinin etkeni olan bir flavavirüs için hazırlanmış aşı bir çok ülkede onaylanarak uygulamaya girdi. Bu en azından aşının gelişebileceği yönünde umut doğuruyor. Ancak herkesin çok iyi bildiği gibi, bir aşının kullanıma girebilmesi yıllar alıyor. Bu nedenle kısa dönemde başarılı olmak adına taşıyıcı ile mücadele şu an için en iyi yaklaşım olarak görülüyor. Özellikle gebeleri etkileyen bu enfeksiyonun mikrosefaliyi önleyecek bir tedavisi de tanımlanmadı. Bu nedenle, bazı ülkelerde kadınlara gebe kalmamaları tavsiye edilmekte. Jamaika bu süreyi 6-12 olarak belirlerken, El Salvador iki yıl olarak ifade etti.

Zika enfeksiyonu Güney Amerika ve Afrika’da sınırlı kalacak gibi görünmüyor. Zira dünyanın çeşitli ülkelerinde sporadik de olsa olgular görülmeye başlandı. Her geçen gün küçülen dünyada çözüm bekleyen problemler de ortak olmaya devam ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

eight − three =